17 Kasım 2013 Pazar

SONA DOĞRU

                     
 Film güzel bir filmdi fakat konuyu anlayamayana ve yada denizcilik ile ilgilenmeyene saçma gelir kötü gelir. Film'de elbet diyaloglarda önemlidir fakat bu film kendi görüşümce denizcilik okuyanlar için eğitim amaçlı film olduğunu düşünüyorum. Çünkü burada asıl anlatılmak istenen denizde nasıl yaşanılacağını. Bu tür olasılıklara ne yapılacağını gösteriyor. Sonuçta bir filmde önemli olan asıl anlatılmak istenen olaydır. Kaptan olacaklar için mutlak izlemeleri gerek.

14 Kasım 2013 Perşembe

SARI NACİYE

SARI NACİYE | ANKARA DT
2 perde | 1 saat 50 dakika
Yazan : RECEP BİLGİNER | Rejisör : ZAFER KAYAOKAY
Bir göç hikayesi... Töreye rağmen hayalleri olan gençlerin hikayesi... Engellere rağmen mücadelenin hikayesi... Bir kadının askı , gururu, saflığı ve inancıyla... Bir kadının duruşunun hikayesi...  
OYUN EKİBİ
BASIN ARŞİVİ
Videoyu izlemek için tıklayınız.
Sarı Naciye  görülmesi gereken bir oyun dün gece  yoldan geldim  doğru  tiyatroya biletlerimizi önceden  almıştık, 
 yerimizde ön saftaydı zevkle  izledik hemen yanımızda oyunun müzikleri  neşrediliyordu bir yandan da nasıl güzelçalıyorlar diye onları izledim,
hayallere  daldım bende böyle çalabilsem diye velhasıl gidin izleyin anaım....



11 Kasım 2013 Pazartesi

yeni hafta yeni filim POPÜLER

YENİ  HAFTA  YENİ FİLİM
Mehmet  le birlikte gittik, Beyoğlu nda  Fransız filmi güzel konulu iyi zaman geçirdik gitmek isteyenlere önerilir, insan isterse çok  çalışarak   emeline ulaşabilir  hayat da yapılamaz diye bir şey yok istersen çalışıp yapabilirsin....

Popüler  

Populaire

 

Galeri

  • Popüler
  • Popüler
  • Popüler
  • Popüler
Foto ekle
Popüler
  • IMDB Puanı : 6.7 / 10
  • Filmin Puanı : 7.0 /10  - filmin yorumlarını oku
  • Filmi Oyla :
     
                       

Filmin Konusu

21 yaşındaki Rose Pamphyle esnaf olan babasıyla yaşayan bir kızdır. Sanayide tamircilik yapan bir adamın oğluyla evlenmek zorunda olan Rose ev hanımı olmak istemez. o, çalışan bir kadın olmaya heveslidir. Rose, ilerleyen zamanlarda bir sigortacıyla anlaşarak sigortacıda sekreterlik yapmaya başlar.

9 Kasım 2013 Cumartesi

HERKESİN BİLDİĞİ SIRLAR

 Kübram la birlikte gittik, iki kişinin arasındaki ilişkileri irdeliyor, hoş vakit geçirdik.

HERKESİN BİLDİĞİ SIRLAR | İSTANBUL DT
2 perde | 1 Saat 30 Dakika
Yazan : YAVUZ ÖZKAN | Yöneten : HİDAYET ERDİNÇ

Kadın – Erkek – Aşk – Evlilik ve …
Evlilik kurumu tartışması gibi gözüken ama aslında herkesin kendini tartıştığı, yaşadığı toplumu yargıladığı ve cevapsız soruların içinde boğulduğu bir dünya. Adı üstünde Herkesin Bildiği Sır
 

3 Kasım 2013 Pazar

LASVEGAS


Bazı filmler vardır, sevip sevmediğinize biraz da ‘duygusal’ nedenlerle karar verirsiniz. Filmin size hikâyesiyle ya da anlatımıyla yansıttığı duygular değildir genellikle bunlar. ‘Başka bir şey’dir size dokunan ve filme dair fikirlerinizi açığa çıkaran.

Last Vegas” da işte böyle bir film. Genel çerçeveden baktığımızda, yaşlı aktörlerin “Felekten Bir Gece”(The Hangover)'si gibi duran, içine biraz da “Şimdi ya da Asla” (The Bucket List) katılmış bir yapım izlenimi veriyor bu çalışma. Ancak, hesaba katmadığımız bir özelliği daha var, ki es geçilebilecek gibi değil. Michael Douglas, Robert De Niro, Morgan Freeman ve Kevin Kline’ı aynı kareler içine hapsediyor “Last Vegas”, yanlarına da ‘katalizör’ olarak Mary Steenburgen’ı yerleştiriyor. İşte bu durum, bahsettiğimiz duygusal yaklaşımı sağlıyor, filme dair görüşlerimizin önüne geçip ekstra bir derinlik katıyor yapıma.

İçlerinden birinin ‘bekarlığa veda’ partisi için Las Vegas’a giden dört ‘emektar’ arkadaşın, bu ışıltılı kentte yaşadıklarını izliyoruz hikâyede. Çocukluklarından bu yana arkadaş olan bu dört ihtiyarın, zamana direnemeyen bedenlerine karşılık, zamana meydan okuyan dostlukları öne çıkıyor bu resim içinde. Ununu elemiş, eleğini asmış karakterler için her şeyin bitmediğini, hayatın son nefese kadar tıka basa yaşanması gerektiğini işaret eden film, bunu söylemek için biraz ‘uç’ bir örnek veriyor bizlere, ama buradan da istenenin alınabileceğini kanıtlıyor.

Evet, çok da ‘yeni’ bir çerçeve çizmiyor “Last Vegas”, şablonlar üzerinden yürüyen hikâyesini aynı şablonlara uygun biçimde sonlandırıyor. Gülelim eğlenelim, biraz da öğrenelim formülünden bir an bile sapmayan film, karakterlerin yol haritalarında da ‘sürpriz’e yer vermiyor. Her karakter, beklenen hamleleri gerçekleştirip, finalde de ‘olması gerektiği’ noktada yerlerini alıyor. Öte yandan, başta sözünü ettiğimiz duygusal nedenler devreye giriyor sık sık. Dört aktörü aynı kadraja sıkıştıran zihin, zaaflarımızdan yararlanıyor ve filmi sevmeye zorluyor adeta. Her birini ayrı ayrı sevdiğimiz isimler, alabildiğine rahat performanslar sergilerken eğleniyorlar belli ki, bizi de aynı oranda eğlendiriyorlar haliyle.

Özellikle Michael Douglas ve Robert De Niro arasında yaratılan ‘çatışma’, filmin bir hikâyeye sahip olmasını sağlıyor ve ‘Las Vegas serüveni’ boyutuna hapsolmasının önüne geçiyor. Dostluğun sarsılması ya da yeniden inşası için gereken motivasyonu da bu ikilinin çatışmasından çıkarıyoruz. Aşk, iki arkadaşı hem ayırıyor hem de birleştiriyor. Bunun uzun yıllara yayılmış olması da işin ‘epik’ boyutunu destekliyor. Eski aşk, yeni aşk derken, kaptırıp gidiyoruz onların hikâyesine ve inanmamak için herhangi bir sebep bulamıyoruz (aramıyoruz da).

Yönetmen koltuğunda Jon Turteltaub, senarist olarak da Dan Fogelman gibi iki deneyimli ismin, ‘devler’i kontrol altında tutma görevini başarıyla yerine getirdiğini söylemek mümkün “Last Vegas”ta. Zaman zaman ‘özgürlük çığlıkları’ atıp kafalarına göre takılsalar da, dört usta aktörün birbirlerinden rol çalmaya çalışmadıkları açık. Aldıkları keyif bir yana, birbirlerine duydukları saygı da net biçimde anlaşılıyor burada. Teknik direktörlerin karşı takım için söyledikleri basmakalıp “saygı duyuyoruz” söylemine benzer bir şey değil bu, inandırıyor bizi...